Varis hastalığı uzun saatler boyunca çok fazla hareket imkanı olmadan sabit bir şekilde çalışmak zorunda olan insanların meslek hastalığı olarak görülebilir. Çünkü tedavi için bize başvuran hastaların belirli meslek gruplarında giderek artan oranlarda yığılmalar olmaktadır. Bunlar ; cerrahlar, öğretmenler, berberler, tezgahtarlar, fabrikada ayakta durarak çalışanlar, hemşireler, fırıncılar, pideci ve dönerciler, ev hanımları gibi gruplardır. Ayakta kalma ya da sabit oturma zorunluluğu arttıkça hastalığın görülme oranı ve şiddeti de artmaktadır.
Ayakta kalmanın uzaması, toplardamarlar içindeki; yerçekiminin ters yönünde olan kan akışının zorlaşmasına , damar içindeki basıncın artmasına, damarların genişleyerek daha fazla kanın bu damarlarda birikmesine, kapakçıklardaki yetmezliğin giderek şiddetlenmesine neden olur. Bunun aksi yönde çalışan en önemli kuvvet baldır kaslarının çalışması ve pompa etkisiyle bu akışa destek vermesidir. Ayakta sabit , hareketsiz kalma ile bu pompa etkisi de azalır ve varis oluşumunun artmasına yol açar. Giderek varisler de şikayetler de artar ve toplardamar yetersizliği kronik hale gelerek kişiyi ayakta duramaz, çalışamaz hale getirir. Bu artık bariz bir işgücü kaybı anlamına gelmektedir. Şikayetlerinin artması yüzünden rapor almak için veya malülen emeklilik için başvuran çok hastalarımız olmuştur.
Yapılması gereken en önemli şey işyeri hekimlerimizce varis hastalığının, toplardamar yetersizliğinin iyi tanınması, zamanında tedavi için yönlendirilmesi, önleyici tedbirler, egzersizler için hastanın eğitilmesidir. Uzun süre ayakta durarak çalışıcak kişilerin işe alımlarında varis hastalığı risk faktörlerinin, aile öyküsünün sorgulanması ve muayenelerinin buna göre yapılması, dopler ultrason ile gereken durumlarda kontrolü ve bir kalp damar cerrahının görüşüne başvurulması da gerekmektedir. Erken tanı ve tedavi her hastalıkta olduğu gibi varis hastalığında da önemlidir.